₺400.00
Athena heykeli, el yontmasıdır. Tasarımsal boyama ve gölgelendirme yöntemiyle son halini almıştır. El yontması aşamasından önce kalıp sistemi kullanılmaktadır. Kalıp için karışım; mermer tozu ve polyester karışımının yüksek basınçla kompress edilmesiyle elde edilir. Detayların ortaya çıkması için farklı işçilikler kullanılarak resimde görülen final halini almıştır.
Heykelin kırılma riski olabilecek kısımlarında, sabitleme yöntemi kullanılmıştır. Sabitleme yöntemi güçlü metallerle sağlanmıştır.
1 adet stokta
KarşılaştırAthena, Yunan mitolojisinin en garip doğum hikâyesine sahip tanrıçasıdır. Hikâyeye göre Zeus Hera’dan önce, akıl ve düşünme tanrıçası olan, Okeanus’un kızı Metis ile evlenmiştir. Metis Zeus’tan hamile kalınca da, dünyaya gelebilecek erkek bir evladın iktidarına tehdit olacağını düşünerek Zeus hamile tanrıça Metis’i yutmuştur. Bu, hem onun zekâsını ve bilgeliğini kendi bedenine eklemek hem de çocuğun doğumunu engellemek için yaptığı bir şeydir ancak çocuğun doğumunu engelleyememiştir.
Bu yutma olayından sonra, Zeus’un kafasında git gide büyüyen bir yumru olmuştur ve baş ağrıları dayanılmaz bir hal almaya başlamıştır. Sonunda Zeus bu ağrılara daha fazla dayanamaz ve Hephaistos’u yanına çağırır. Hephaistos’a baltasını sert bir şekilde alnına indirmesini söyler. Hephaistos korksa da Zeus emri yerine getirmesi için ısrar eder ve başına ne geleceğini bildiğini söyler. Hephaistos emri yerine getirip keskin baltasını Zeus’un alnına vurunca, açılan yarıktan tamamen zırhlara bürünmüş, kafasında ışıldayan, altın rengi bir miğferi olan bir kız çıkar ve zafer çığlıkları atarak dans etmeye başlar. Baştanbaşa parlak bir zırh ile sarınmış, elinde yepyeni bir mızrak sallayan bu kızı görünce bütün Olympos şaşkına döner. Güneş bile ne yapacağını şaşırarak arabasını durdurur ve göğün boşluğunda durup kalır. Olympos Dağı sarsılır, topraktan gürültüler çıkmaya ve denizler kabarmaya, dalgalar coşmaya başlar. İşte akıl, strateji, barış, sanat ve ilham tanrıçası Athena böyle dünyaya gelmiştir.
Romada “Minerva” denilen Athena, aynı zamanda aydınlığın, savaşın ve kentlerin de tanrıçasıdır. Yenilmez bir savaşçı, tüm tanrılardan cesur, yiğit ve kurnaz bir tanrıçadır. Cesaretini babası Zeus’tan, bilgeliğini, erdemini ve kurnazlığını annesi Metis’ten almıştır.
Gösteriyi sevmeyen, yaygaradan nefret eden, kabalık ve zulme asla izin vermeyen, temiz yürekli, adaletli, iyi ve akıllı kişilerin yanında olan, barışçıl bir tanrıçadır. Uygarlıkla ilgili her şeyin koruyucusu durumundadır. İşçilerin, terzilerin, örücülerin ve çömlekçilerin tanrısıdır. Marangozların, arabacıların, çiftçilerin, gemicilerin ve heykelcilerin yardımcısıdır. Atları ilk kez evcilleştiren ölümsüz odur. Çömlekçi çarkını, duvarcı ve marangoz gönyesini ilk bulan da Athena’dır. Ayrıca sanatın ve el sanatlarının da tanrıçası olduğu için trompet, flüt, tırmık, saban, gemi ve savaşta kullanılan at arabası da onun icatlarındandır. Sembolleri, kalkan, mızrak, zeytin dalı ve baykuştur. Mızrak savaşı, zeytin dalı barışı, baykuş ise bilgeliği temsil eder. Aegis adında özel bir kalkan taşır. Kalkanın üzerinde, değişik süslemelerle birlikte Medusa‘nın başının resmi bulunur. Bu özel kalkanın önünde en güçlü ordular bile bozguna uğrar. Ares de bir savaş tanrısı iken, Athena savaşın strateji ve zekâ yönünü öne çıkaran bir tanrıça olarak ondan farklıdır. Ares’in temsil ettiği, savaşın kaba ve zor yönüdür.
Hiç evlenmemiş ve bakire bir tanrıça olduğu için kendisine -bakire anlamına gelen- Parthenos Athena da denir. Atina’daki Parthenon Tapınağı da ismini buradan alır. Bu, onun yalnızca bakire olmasıyla ilgili değil, cinsel mütevazılığı da temsil etmesiyle ilgili bir kavramdır. O, tanrısal gizemin daimi koruyuculuğunu üstlenmiştir. Bir rivayete göre ise yalnızca bir kez bir tanrı ile birlikte olmuş, bu birliktelikten ikiz, yarı tanrı iki kızı olduğu söylenir. Ancak ne birlikte olduğu bu tanrının ne de kızlarının kim olduğu hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
Zeus, belki kendisinin başından doğduğu belki de iktidarı için bir tehlike arz etmediği düşüncesiyle en çok kızı tanrıça Athena’yı sever. Silahlarını, mızrağını ve kalkanını yalnızca ona emanet eder. İsmini verdiği Atina başta olmak üzere birçok kentin koruyuculuğunu ona verir. Bugün de hala Athena kültünün bir zamanlar Antik Yunan’da yaşadığını gösteren Athena Tapınağı ve tahta heykeli görülebilir durumdadır. Onun adına düzenlenen Panatheia Bayramı, Antik Yunan için din, sanat ve kültür açısından çok önemli bir yer tutmuştur.
Tahmin edeceğiniz gibi, Atina kenti ismini kurucusu ve koruyucusu Athena’dan alır. Şehir yeni kuruluyordur ve tüm tanrılar bir araya gelip şehrin koruyucusu ve tanrısının kim olacağını konuşmaya başlarlar. Olympos’ta bununla ilgili görüşmeler ve yarışmalar olur. Yarışma sonunda iki ölümsüz finale kalır ve tanrılar bu yarışmayı kazanana kenti vereceklerini söylerler. Kazanan tanrı, kente ismini verecek ve şehrin koruyucusu olacaktır. Finale kalan bu iki tanrı Poseidon ve Athena’dır. Önce Poseidon çıkar ve üç başlı mızrağını yere vurur. Yer yarılır ve içinden evcil bir at çıkar. Poseidon atı tanrılara gösterir ve “Bu evcil bir attır. İnsanın yüklerini taşır, onu yorulmadan gideceği yere götürür, savaşta sahibini taşır.” Der. Tüm tanrılar bundan çok etkilenirler. Athena ise hiç etkilenmez ve kendinden emin bir şekilde güler. Sonra o da yere kendi mızrağnı saplar. Mızrağın açtığı delikten küçük bir filiz çıkar. Filiz gözlerinin önünde büyür, büyür ve kocaman olur. Tamamen büyüdüğünde ise çok güzel bir zeytin ağacı ortaya çıkar. Bu kez mucizesini anlatma sırası Athena’dadır. “Bu da zeytin ağacıdır. Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmeyen özellikleri vardır. Zeytini insanlar yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını yapıp, yakarlar, geceleri aydınlatırlar. Yemeklere dökerler, çok güzel lezzetler elde ederler. Aynı zamanda bozulmaz ve bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklarlar. Ve böyle faydaları daha da sayılabilir.” Der. Tanrılar bundan daha çok etkilenirler. Hepsi bir süre ağaca bakakalır ve sonra Athena’yı tek tek tebrik ederler. Şehir artık ona aittir ve ismi de Atina olacaktır. Athena’nın simgelerinden biri olan zeytin ağacının bu hikaye ile çıktığı ve Atina’da akropoliste portikonun yanında duran ağacın bu zeytin ağacı olduğuna inanılır.
Poseidon ise yenilgiyi kabul edemez. O kadar çok kızar ki üç başlı mızrağını bir anda fırlatır ve mızrak karşıdaki dağa saplanır. Dağda mızrağın izinin hala durduğu rivayet edilir.
Athena, adil, zeki ve barışçıl olmakla birlikte biraz da kinci bir tanrıçaydı. Eris tarafından Olympos’ gönderilen ve “En güzele” yazan elmayı tanrıçalar kendi aralarında paylaşamamış, Zeus da bu kararı İda Dağı’nda yaşayan Truva Prensi Paris’in vereceğini söylemişti. Hera Paris’e kudretli bir krallık, Ahtena zeka ve Yunanlılarla bir savaşta zafer, Afrodit ise dünyanın en güzel kadınını vaat etmişti. Yükseklerde pek gözü olmayan Paris dünyanın en güzel kadınıyla tanışma teklifini kabul etti ve elmayı Afrodit’e verdi. Bunun üzerine Hera ve Athena Truva kentini yerle bir etmeye yemin etti. Paris’in dünyanın en güzel kadını Helen ile tanışıp onu Sparta Kralı kocası Melenaous’tan kaçırınca başlayan savaş bu isteklerini gerçekleştirmeleri için Hera ve Athena’ya sebep oldu. Böylece ikisi de savaşı Truvalıların değil, onların şehrini istila etmeye gelen Akhaların kazanmasına yardımcı oldu. Yunanlıların en parlak savaşçısı Akhilleus ile Truvalıların kahraman komutanı Hector’un düellosunda Athena Hector’un kardeşi kılığına girip onu düello yapmaya ikna etti. Ardından düelloyu kabul eden Hector dövüş sırasında kendi mızrağını atıp kardeşinin mızrağını almaya döndüğünde kardeşinin orada olmadığını gördü ve bunun savaş tanrıçası Athena’nın bir oyunu olduğunu anladı. Akhilleus Hector’ü öldürüp destanlara konu olan öfkesi ile günlerce şehrin etrafında sürükledi. Sonuçta da Athena bu savaşta Yunanlıların tarafını tutarak savaşı onların kazanmasına yardım etti…
Ağırlık | 1.2 kg |
---|---|
Boyutlar | 28 × 12 × 10 cm |
Renk | Altın sarısı |
İşçilik | El işçiliği |
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.