₺400.00
Hipokrat heykeli el yontmasıdır. Tasarımsal altın sarısı rengine boyama ve gölgelendirme yöntemiyle son halini almıştır. El yontması aşamasından önce kalıp sistemi kullanılmaktadır. Kalıp için karışım; mermer tozu ve polyester karışımının yüksek basınçla kompress edilmesiyle elde edilir. Detayların ortaya çıkması için farklı işçilikler kullanılarak resimde görülen final halini almıştır.
Heykelin kırılma riski olabilecek kısımlarında, içten sabitleme yöntemi kullanılmıştır. Sabitleme yöntemi metallerle sağlanmıştır.
Tıp sektöründeki her bir iyi niyetli insana alınabilecek olan Hipokrat heykeli harika bir masaüstü dekorasyon ürünü olacaktır!
5 adet stokta
KarşılaştırKos Adası’ndan Tüm Dünyaya Açılan Bir Ün: Hipokrat
Tıp deyince akla gelen isimlerden ilki şüphesiz ki Hipokrat’tır. Modern tıbbın babası diyebileceğimiz Hipokrat, döneminin tıp anlayışına yaptığı katkı ile bugünün de hastalık ve sağlık anlayışını şekillendirmiştir.
Babası da Heraklides adında ünlü bir doktor olan Hipokrat, milattan önce 460 yılında Kos Adası’nda dünyaya gelmiştir. Bilindiğine göre büyük babası, büyük babasının babası, onun da babası, kısaca 19 nesil boyunca ailesi sağaltıcı yani hekim olan bir bilim insanıdır. O kadar ki, bu soyun tıbbın tanrısı olan Asklepieios’a kadar uzandığı söylenmektedir. Kendisinden önceki nesillerde de büyük oranda bu tanrıdan gelen öğretiler kullanılarak sağaltımlar yapılmıştır.
Hipokrat’ın hayatı hakkında çok fazla bilgi olmamakla birlikte yaklaşık 60 kadar tıp bilimiyle ilgili eseri olduğu söylenir. Bu eserleri onun mu yazdığı yoksa kendisinin ölümünden sonra öğrencileri tarafından mı kaleme alındığı ise kesin olarak bilinmemektedir.
Hayatıyla ilgili bir başka bilgi de ünlü Demokritus’dan felsefe dersleri aldığı, Anadolu’da birçok şehri gezdiği ve sonunda yine doğduğu yere, Kos Adası’na yerleştiğidir. Son olarak da M.Ö 377’de öldüğü bilinmektedir.
Onunla ilgili bilgi alabileceğimiz en güvenilir kaynaklar çağdaşı olan yazarların eserleridir. Bu eserler de Platon ve Aristo’nun yazılı belgeleri ile oluşan “Hipokrat Külliyatı”dır. Bu külliyatta Hipokrat’ın çalışmaları ilgili yazılar yer almaktadır. En önemli bölümlerinden biri de “Baştaki Yaralar Üzerine” isimli bölümdür. Hipokrat’ın bu bölümde tasvir ettiği bazı ameliyatlar, bugünkü beyin cerrahisi uygulamalarına çok fazla benzemektedir.
Yunanistan’ın Altın Çağı ve Hipokrat
Yaşadığı dönemin özgür düşünceye verdiği önem, onun araştırmalarını rahatlıkla yapmasına ve fikirlerini özgürce açıklamasına fırsat vermiştir. Bu dönemde felsefe, sanat ve bilimle ilgili pek çok konuda felsefeciler, araştırmacılar ve sanatçılar yetişmiştir. Şehrin sahip olduğu ekonomik refah durumu, demokrasi ortamı ve altın çağ, Hipokrat ile birlikte adını hiç unutamayacağımız bilginler yetiştirmiştir. Örneğin bu çağa kadar, Eski Yunan’da bedenin parçalanarak bilimsel incelemelerde kullanılmasına sıcak bakılmazken, Hipokrat bu dönemde çok fazla çalışma yapmış, bulduğu şaşırtıcı sonuçlar ile döneminde bu fikrin değişmesini sağlamıştır.
Hipokrat’ı dönem doktorlarından ve insanlardan ayıran bir diğer farkı da hastalıklara diğer kişiler gibi “tanrıların verdiği birer ceza, uyarı ya da kader” olarak bakmamasıdır. Dönem insanı, hastalıkların tanrıdan bir ceza olarak geldiğine ve ona boyun eğmek gerektiğine inanmıştır. Hipokrat ise, tüm hastalıkların belli ve giderilebilir bir sebebi olduğuna inanmış, bilimsel çalışmalarını bu yönde yapmıştır. İşte bu yüzden de modern tıbbın babası unvanını kazanmıştır. Tıp bilimini adeta bir sanat olarak görmüş, geliştirmiş ve bilimin ışığında birçok konuya açıklık kazandırmayı başarmıştır.
Örneğin sara ve zatürre hastalıklarının belirtilerini gözlemleyen ve doğru olarak tanımlamayı başaran ilk doktordur. Ayrıca döneminde “duyguların kalpten geldiği” inanışı yaygınken, o duyguların da beyinden gelen uyarılar ile gerçekleştiği düşüncesini ilk kez ortaya atan kişi olmuştur.
Bugün “Hipokratik Parmaklar” denilen “Sopalanmış Parmaklar” hastalığının tanımını da ilk kez Hipokrat yapmıştır. Ayrıca, ayın su üzerinde gerçekleştirdiği med cezir kuvvetinin, vücudunun ¾’ü su olan insan bedeni üzerinde de gerçekleştiğini; bunun da gergin bir ruh haline sebebiyet verdiğini söylemiştir.
Hipokrat’a göre hastalıkların ortaya çıkması iki temel kaynağa bağlıdır;
İlki mevsimsel ve iklimsel nedenlerdir. Diğeri ise, kişisel; beslenme, hareketsizlik ve sindirim sorunları sebebiyle oluşan hastalıklardır.
Hipokrat Efsaneleri
Hipokrat’ın tıp bilimine kattığı bilgiler ve gerçeklerin yanı sıra ününü devam ettiren, halk arasında konuşulan hikâyeleri de vardır. Bunlardan biri, Pelenopez Savaşları sonrasında Atina halkını vebadan nasıl kurtardığını anlatan hikâyedir.
Bu anlatıya göre, Spartalıların Yunanlılara saldırması ile başlayan Pelenopez Savaşı sonrası Atina yıkıma uğrar ve kısa bir süre sonra da ülkede veba salgını olmaya başlar. Birçok kişinin hastalığa yakalanması ve zarar görmesi üzerine Hipokrat ve yanındakiler yardım etmek için Atina’ya giderler. Atina’ya geldiklerinde Hipokrat bu hastalıktan yalnızca “demircilerin” etkilenmediğini görür. Bunun üzerine bir çıkarımda bulunur. Ona göre bunun sebebi demircilerin sıcak ve kuru bir ortamda çalışıyor olmasıdır. Bunun üzerine halka tedavi olarak “evlerinde ateş yakmaları ve sularını kullanmadan önce kaynatmaları gerektiğini” söyler. Halk bu reçeteye uyar ve sonuçta gerçekten de Atinalılar vebadan kurtulur.
Bir diğer hikâye ise Hipokrat’ın henüz temelleri bile atılmamış olan psikoloji bilimi ile ilgili bir başarısını anlatır. Rivayete göre, Makedonya kralı Perdiccas, babasının cariyelerinden biri olan Phila yanına geldikçe kızarıp bozarmaktadır. Hipokrat, bu güzel kız yanlarına geldikçe kralın yaşadığı sıkıntıyı görmüş ve konuyla ilgili araştırmalarına başlamıştır. Sonunda Makedonya kralının bu güzel cariye ile birlikte büyüdüğünü ve onunla evlenmek istediğini, babası Phila’yı kendisine cariye yapınca da hayallerinin suya düştüğünü öğrenir. Babası ölünce de kralın cariyeye olan aşkı yeniden alevlenmiş, bu nedenle de ruhsal sıkıntılar yaşamaya başlamıştır. Hipokrat onunla birlikte geçirdiği sürede krala yardımcı olmuş ve bu sıkıntılarından kurtulmasını sağlamıştır.
Bir diğer hikâyeye göre de Atina’da yaşanılan veba salgınının ardından, Perslerle savaş devam ederken düşman ülkede de bir salgın başlamıştır. Pers kralı ülkesini ve halkını bu salgından kurtarması için Hipokrat’ı çağırmış, ona kendi malvarlığı kadar armağan ve servet vereceğini söylemiştir. Ancak Hipokrat bu çağrıyı reddetmiş, ülkesinin savaş halinde bulunduğu düşmanlarını tedavi etmenin etik olmayacağını belirtmiştir. Bunun üzerine Pers kralı Kos Adası’nı yakıp yıkmaya yemin etmiş ancak bunu gerçekleştiremeden beyin kanaması sebebiyle vefat etmiştir.
Hipokrat Yemini ve Bugüne Kadar Devam Etmesi
Hipokrat’ın yetiştirdiği doktorlara öğütlediği en önemli şey “her zaman ama her zaman yalnızca hastanın yararına olacak” şeyleri yapmaları ve bu bilgilerini asla kötüye kullanmamaları gerektiğiydi. O, bu konuda çok kesin kuralları olan, ahlaklı bir bilim insanı idi. Hipokrat Yemini dediğimiz, doktorların 2500 sene sonra bile mesleklerine başlarken ettikleri yemin de, Hipokrat tarafından yazılmamış ancak ondan sonraki öğrencilerinin ona atfettiği tahmin edilen bir yemindir. Bu yeminin orijinalinde tıp tanrısı olarak kabul edilen Asklepios üzerine yemin edilirken, günümüzde kutsal inançlar üzerine yemin edilmektedir.
Hipokrat Yemini’nin Orijinal Çevirisi
Hekim Apollon Aesculapions, Hygia Panacea ve bütün Tanrı ve Tanrıçalar adına. Ant içerim, onları tanık ve şahit tutarım ki, bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri, şifahi bilgileri ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terkedeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarrattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.
Türk Doktorlar İçin Uyarlanmış Hali
Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhine kullanmayacağıma mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime; din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Ağırlık | 1.75 kg |
---|---|
Boyutlar | 33 × 12 × 10 cm |
İşçilik | El işçiliği |
Renk | Altın sarısı |
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.